Ne çok insan gelip geçiyor hayatımızdan… Hayatımıza değiyor elleri, usulca ya da hunharca; bir şeyleri değiştiriyorlar. Belki güzelleştiriyorlar da ama biz hep gittikleri için açtıkları yaralarla anıyoruz onları çoğu zaman. Bir yolu seninle paylaşıp, hayatın getirisi olan bütün evrimlerini katıyor sana ve sonra yol ayrımı çıkıyor önünüze; sen sağa gidiyorsun, o sola. Ama mutlaka, en azından birisi bakıyor arkasına. En azından birisi –“ben de o yoldan, onunla gitse miydim?” diye geçiriyor aklından. Ama –“diğer yola girdi, o yoldan gitmeyi kendisi istedi” diye düşünüyor öteki. Bazen buruyor içinizi o yol ayrımı. –“Keşke böyle olmasaydı” dedirtiyor. Ama bazen o denli uzaklaşıyorsunuz ki o yol ayrımında, bir yerlerde köprü bile bırakmıyorsunuz. Sanki hep hayatınızda olacakmış gibi, hep en yakınınızda nefesiniz olacakmış gibi, hiç gitmeyeceklermiş gibi, gittiklerinde asla toparlanamayacakmışsınız gibi hissettiğiniz bir çok kişi gidebilir hayatınızdan. Her an olabilir bu. Bunun “ölüm” gibi, daha çok kabulleneceğiniz bir açıklaması olmayabilir de. Gitti!... Gittiler!... Öyle ufak, öyle nutkunuzun durmasını sağlayacak bir neden seçerler ki; pişman olduklarında, egolarının kurbanı olduklarını; siz arkanıza bakmadan, dingin bir şekilde yolunuzda devam ederken anlarlar. Böyle durumlarla çok karşılaştım…
Çok duygusal, geçmişine deli gibi bağlı biri olarak ben; -“
Böyle olması gerekiyordu, hayatımdaki misyonu buraya kadardı demek ki”
diyebiliyorum. Belki devamı gelse eskisi gibi olmayacaktı, tadında bırakılmış
olması hep iyi anılacakları, hep mutlu olmalarının isteneceği bir iyi niyet
hissi oluşturuyordu. Küçük Prens'in söylediği gibi: "Ve üzüntün
hafiflediğinde (zaman bütün acıları hafifletir), beni tanımış olmak hep seni
mutlu edecek. Benimle gülmek isteyeceksin. Bunun için de arada bir pencereni
açacaksın... Dostların gökyüzüne bakıp güldüğünü görünce çok şaşıracaklar!
Onlara -'yıldızlar güldürür beni' diyeceksin. Deli olduğunu
düşünecekler..."
Belki hayat daha çok kez karşılaştıracak bu an ile beni.
Bilinmez… Çok sevdiğim bir kitapta yazıldığı gibi;
‘"O gitmez" dediğin kaç kişi gitti, asla kopamayacağını
sandığın kaç kişiden koptun, hafızanda birer soluk hayalet şimdi onlar ve sen
onların hafızasında soluk bir hayaletsin, gelecek, hayatından kimleri soluk
hayaletlere çevirecek.’( Ahmet Altan- İçimizde Bir Yer)
Hayatımızda demirbaş olmasını istediğimiz insanları elbet
bulacağız. Yine de hiç birinin bir garantisi olmayacak…. Güzel bir MFÖ şarkısı
dinleriz biz de o zaman; -“ Hep yalnızdık yavrum, yalnızlık ömür boyu”…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder